
Prens Klemens Von Metternich
Prens Klemens von Metternich (1773 - 1859), Avusturya’lı bir diplomattır. Aslen Alman olan Metternich, 1790’da Avusturya tebasına, sonrada dış işlerine girdi. 1806’da Paris büyükelçiliğine getirilmesiyle dünyaca tanındı. 1809 ‘dan 1848 ‘e kadar şansölyelik görevini yürüten Metternich , Avusturya ’nın yeniden toparlanmasında etkin rol oynamıştır. Kaybedilen topraklar geri alınarak imparatorluğun yasallığı yeniden sağlanmıştı. 1809'da Avusturya Başbakanı ve yeni kurulan Germen konfederasyonunun başkanı oldu.
Viyana Kongresi’nin (1815) toplanmasına öncülük etti. Kongre başkanlığı görevini yürüten Metternich, Viyana Kongresi'nde büyük rol oynamıştır. Kongrenin nihai kararları, İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya tarafından belirlenmiştir.
Fransız İhtilali ile etkinlikleri artan Milliyetçilik, Hürriyetçilik ve özellikle de Cumhuriyetçilik akımlarına tamamen karşıydı ve ; statükonun : var olan durum korunmasından yanaydı. Prens Klemens von Metternich, “devletlerin, hanedanların meşruluğu üzerine kurulduğu; aksi takdirde anarşi olacağı” fikrindeydi. Burdan yola çıkarak Kutsal ittifak'ımeydana getirdi. İngiltere ve Fransa gibi liberal krallıklar katılmamakla beraber, bu anlaşmaya sadık kaldılar.
Metternich sistemi'ni ortaya koymaktaki amacı: Avrupa'yı federasyon sistemi içinde yeniden kurmak ve kıtanın merkezinde yer alan Avusturya'nın yönetiminde federatif bir güç oluşturmaktı.1848 Devrimleri'yle, yarım asırlık Metternich sistemi çöktü.
75 yaşına gelen Şansölye, tam 39 yıl aralıksız bir başbakanlık ve dış işleri bakanlığından ve bu müddet içinde Avrupa sisteminin düzenleyicisi, koruyucusu görevini yapmıştı. Metternich 1848 Devrimlerinden tam 11 yıl sonra 1859’da öldü.
Yazıktır ki Türklükle, onların değerleriyle hiç bir ilgisi olmayan kişiler bile bu gerçeği tüm çıplaklığı ile görmüş olmasına rağmen bizim büyük deha, hatta ileri görüşlü diye yutturulmaya çalışılan paşalarımız görmemiştir. Sadece batının kültürünü, kanunlarını olduğu gibi transfer etmekle kalmamışlar, bu milleti tarihinden, manevi değerlerinden koparmak için ellerinden ne geldiyse yapmışlardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında da bu kara propaganda sürmüş, geçmişe dair ne varsa devletin okullarında kötülenmiş aşağılanmış, kendinden bihaber bir nesil yetişmiştir. Cennetmekan sultan Abdülhamid bu uğurda feda edilen yüce değerlerden biridir. Onun ileri görüşlülüğü ve zekasının değeri maalesef sonradan anlaşılmıştır. Bugün bu durumda isek önce millet olarak geçmişteki hatalarla yüzleşmek durumundayız. İnşallah da bu uyanış (diriliş) sürmektedir, gelecekten umutluyum..
YanıtlaSilMektubu paylaşan arkadaşıma da teşekkürlerimi sunuyorum...
paylaşımın için teşekkürler...
YanıtlaSilbatının da zaman zaman vicdan sahibi tespitleri olduğunun tezahürü bir mektup...aklıma M.Akif'in mısralarını getiriyor:
"Sırr-ı Terakkinizi siz,
Başka yerlerde taharriye heveslenmeyiniz,
Onu kendinde bulur yükselecek bir millet,
Çünkü her noktada taklid ile sökmez hareket”
ruhun şa'd olsun Akif...senin yüce dimağından südur eden bu mükemmel reçeteleri dikkate almayıp,milletimizi karanlığa sürüklemekten utanmayanlar,
kendilerine senden daha ziyade daha yakın bulacakları bu ecnebinin 'terakkimize dair' yapmış olduğu tespite bari selam dursunlar...
Bazi seylerin kiymetini bilebilmek icin onlari kaybetmek gerek sanirim. Yasadigimiz ve suan gördügümüz Türkiyenin yeterince degil fazlasiyla avrupalasarak osmanlinin sartlarini ittigini görebiliriz.
YanıtlaSilbu mektubu okuyunca aklima ilk gelen su olmustur:
bir hristiyan rahip kilisede (gercek olmus bir olay ayrica) konusma yaparken, hristiyan genclerine söyle bir söyleniste bulunmustur: siz hristiyan gencleri boyunlariniza bundan böyle hac takmaya baslayin, zira türkler eskiden kolayca ayirt edebilirken, onlarinda bizden bir farki olmadigini, bize benzemeye calistiklarini görmeye basladik..
bunu duyunca yerin dibine girmeyelim de ne yapalim?
bütün dünya biz türklerin farkini osmanlida ve yasadigimiz dinimizde görebilirken, onlara benzeyerek güzel bir seyler yaptigimizi sanarak daha dogrusu, aslinda kendi degerimizi kaybettigimizin farkina bile varamiyoruz..
Bu tesbiti bir türk degil, bir alman dahi yapabiliyorsa, vay halimize..
Bu gibi istihal bizi ancak felakete sürükler diye noktalanmis bir mektuba ne diyecegimi bilemedim..
Paylasimdan ötürü Rahman razi olsun insaALLAH..
Teşekkürler dostlar
YanıtlaSil