Özlem, rikkat, ism-i azam, hakikat ve sır.
Belki daha fazlası yekpare kendine ihsan edilmiş.
Rivayet hikayesinden sır dolu bir yolculuk.
İhsansız kimsenin kadir olamayacağı enfes lezzet.
Çorak araziden ansızın ortaya çıkmasından, yerinden yurdundan edilmesi ve içinin dağlanması ile devam eden sır dolu yolculuk.
Asırları aşan tek ses belki de tek hakikat sesi "Hûû"...
Kimine göre cansız, kimine göre canlı.
Kimi dinleyenin kalbine rikkat, kimine korku salan.
Kalbe verdiği yumuşaklığın sebebi belki de sahibi olanın adını duyması veya ondan birşeyler duyması.
Vahdaniyetin küçük bir tecellisi gibi.
Katrenin deryaya dalması gibi kendini bir nebze bulması.
İçten gelen bir ses. "Evet.. Benim kalbimin sahibi ancak O'dur. Kalbime huzuru ancak O sağlayabilir. Kalbimde O olmazsa ben cesetten ibaretim."
Korku duyanın ise dünya sevgisinin ağır basmasından gelen varlık düşkünlüğü. Hakikate karşı olan hırsı.
Aslını bulmayan her şey mutluluk kisvesi giydirilmiş ve hüsrana zindan olmuş bir parçadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder